23.04.2017

İl Müftüsü Yavuz Karabayır'ın Mirâc Kandili Mesajı

İl Müftümüz Yavuz Karabayır’ın Miraç Gecesi mesajı

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…

23 Nisan 2017 Pazar gününü Pazartesi gününe bağlayan gece yani bu gece, feyz, bereket ve hikmetlerle dolu, muştularla gelen Mirâc gecemizi idrak edeceğiz. Bu mübarek gecenin yüreklerimizdeki imanı ve topraklarımızdaki emânı güçlendiren; milletimiz, ümmetimiz ve insanlık âlemi için hayra, huzura, barışa vesile olan bir gece olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyor, bütün müminlerin Miracına vesîle olması niyâzıyla gecesini tebrik ediyorum.

İsrâ ve Mirâc; Peygamber Efendimizin (S.A.V) Cenab-ı Allah’ın izni ve keremiyle takdir buyrulan bir zaman diliminde önce Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksa’ya ve oradan da zaman ve mekânın sahibi Yüce Mevla’nın sonsuz ayet ve kudretini müşahede etmek için semaya yaptığı pek çok ilahi hikmet ve bereketi içinde barındıran manevi bir yolculuktur. Her şeyden önce Mirâc, başta Efendimiz aleyhisselâm olmak üzere her bir Müslüman için manevi bir terfi, Yüce Rabbimizle buluşma ve selamlaşma, O’nun katında yücelme ve yükselme ve bu vesile ile yüksek insani sorumluklar üstlenmek demektir. Bugün bize düşen Miracın metafizik mahiyetini, bütün ayrıntıları ile ele almak değil, miracın ruhu, manası, hikmeti, hakikati ve evrensel mesajları üzerinde yeniden düşünmektir. Mübarek gün ve gecelerin bugün eriştiği anlamları ihmal etmeksizin değerlendirmek gerekir. Birer izzet ve ikram fırsatı olarak bugün ve gecelerden gerekli dersleri almak, hayatımızı bu manevi fırsatlar üzerinde yoğunlaşarak beslemek gerekir.

Kabul etmek gerekir ki bugün insanlığın geneli için kaygı duymak her bir Müslümanın öncelikli ödevleri arasında yer almaktadır. Bugün Miracın yücelme ve yükselme anlamlarını dikkate alarak insanlığın gelişme, ilerleme ve yükselme ölçütlerini yeniden gözden geçirmek zorundayız. Zira insanlığın bugün sahip olduğu maddi refah düzeyi ve bu düzeyi yakalamak için içine düştüğü ahval ve şerait dünyanın geleceği konusunda sorumluluk sahibi her bir insanda büyük kaygılar uyandırmaktadır. Dünyaya bağlanma, bireycilik, bencillik, hayatın esas anlamlarına karşı kayıtsız kalma sonuçta yeryüzünün fesadına yol açacak bir insan yetiştirme düzenini sorgulamayı gerekli kılmaktadır. Tarih bize milletlerin ve devletlerin sadece siyasi kudret, ekonomik güç ve teknolojik üstünlükle yükselemeyeceğini açık bir şekilde göstermiştir. Dünya ve ahiret dengesine önem veren yüce dinimiz açısından maddi refah, ekonomik gelişme ve üretim elbette önemlidir. Ancak manevi değerleri yok sayan bir maddi kalkınma, haram helal tanımayan bir ekonomik gelişme, insana emeğe ve çevreye saygı duymayan bir üretimin insanı yüceltmediği aşikârdır. 

Miracın manevi anlamalarına odaklanarak gerçekte Hz. Peygamberin yaşadığı bu büyük tecrübeden dersler çıkarmak ve insanlığın izzet ve itibar arayışını yeniden sorgulamak gerekir. Hayatın gerçek anlamlarını örtbas etmeye yönelik adımlar sonuçta maneviyatı çökertmekte hayatı anlamsız bir oyun ve eğlenceyle eş tutan bir düzeneğe teslim etmektedir. Esasen her Müslümanın şartsız bir teslimiyetle eda ettiği beş vakit namaz gerçekte her daim Allah’ın adını yüceltme, onu anma ve hayatın merkezine yerleştirmek gibi anlamlar taşımaktadır.

Dünyanın gidişatına dikkat kesilmek, insanlığın hissedilir düzeyde maneviyat kaybına maruz kalmasına sebep olan fitnelere karşı uyarılmasına birer vesile olan Kur’an-ı Kerim’in apaçık ve duru mesajlarına kulak kesilmek gerekir. Cenab-ı Allah’ı unutmaya yol açan hile ve desiselere karşı Kur’an’la yenilenmek, namazla dirilmek ve insanlık için hayırlı ümmet müjdesine layık olmak gerekir. Mirâc, bütün bu hususları bize hatırlatan yönleriyle her birimiz için bir rahmet ve mağfiret vesilesidir.

Unutmayalım ki dua da bir mirâctır ve dua, Allah ile kul arasında yüksek bir iletişim ve selamlaşmadır; insanın bu dünyadaki yalnızlığını gideren en büyük buluşmadır.

Miracın bu engin anlamları üzerinde tefekkür ederken, miracın topraklarında on yıllardır süre gelen, bölgenin ve bütün insanlığın huzur ve barışını tehdit eden zulüm ve haksızlıkları unutmayalım. Yanı başımızda dost, kardeş, komşu ve akraba olduğumuz Suriyeli kardeşlerimizin içine girdikleri kargaşa ve sıkıntıdan yükselerek kurtulmaları için dua ve niyazda bulunmayı ihmal etmeyelim.

Savaşın ve zulmün kol gezdiği İslâm coğrafyasında güvenin, huzurun, emniyet ve hürriyetin yeniden hâkim olması, Müslümanların mirâc değerlerini benimsemesiyle mümkün olacaktır. Sadece İslâm dünyasının değil, bütün bir insanlığın yücelmesine ve yükselmesine engel teşkil eden problemler ancak mirâc değerleriyle aşılacaktır. İnsanlık; ahlâkına, hukukuna, sorumluluğuna kısacası insanlığına sahip çıktığında yeryüzünün şerefli halifesi olacaktır.

Bu duygularla ülkemizde ve dünyada yaşayan bütün Müslüman kardeşlerimizin kutlu Miraç Kandilini tebrik ediyor, Miraç Kandilinin aziz milletimizin, Âlem-i İslam’ın ve bütün insanlığın yüksek değerlerle yücelmesine vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.

 

Yavuz KARABAYIR

Erzincan İl Müftüsü